Avrupa Birliği (AB), kendi içindeki ülkelerin hedeflerinin haricinde, daha ileri bir adımla Birlik genelinde 2030 yılına kadar sera gazı salımını 1990 yılı seviyesine kıyasla en az %55 azaltmayı taahhüt etti. AB ayrıca, 2050 yılında net sıfır emisyon seviyesine ulaşmayı hedefliyor. Sadece bir iklim politikası olarak değil aynı zamanda ekonomik bir dönüşüm programı olarak da kurgulanan Avrupa Yeşil Mutabakatı bu anlamda çok önemli bir enstrüman. Hâlihazırda konuyla ilgili yasal düzenlemeler sürüyor ve birlik ülkelerinin aynı rotada hizalanması için müthiş bir çaba sarf ediliyor.
Tam burada “net sıfır emisyon” ve “karbon nötr” kavramları arasındaki farkı kısaca açıklamak faydalı olacaktır. Karbon nötr olma durumu, emisyonları azaltmak için çaba göstermek, ama yine de devam eden hatırı sayılır miktardaki “karbon” emisyonunu başka ülke ya da alanlardaki karbon tasarruflarını finanse ederek sıfırlamak anlamına gelmektedir. Net sıfır ise, Paris Anlaşması ile uyumlu sera gazı azaltım hedeflerini tamamen tutturduktan ve önemli oranda “sera gazı” azaltımı sağladıktan sonra, sürecin (prosesin) doğasından ya da başka sebeplerden dolayı hiçbir şekilde azaltılamayan emisyonlar için karşılık ödemek anlamına gelmektedir.
Bir yandan kent yönetimleri diğer yandan küresel düzeyde faaliyet gösteren şirketler, net sıfır ya da karbon nötr olmak için yol haritaları açıklıyor. Sayısı yüzlerle ifade edilen dev şirketler karbon azaltımı için esaslı önlemleri duyururken bunlardan 350 kadarı net sıfır olma taahhüdünde bulundu. Onları bazı dünya kentleri izledi. Şu an itibarıyla 700 civarında kent 2050’ye kadar net sıfır olma taahhüdünü açıkladı. Bu kentlerden bazıları iki kademeli bir geçiş planı açıkladı.